1. Dalış: İyice nefeslendikten sonra Okey’leşip kule dalışa geçtik baş üstü dik aşağıya ulaşıp sualtında bedenimiz neredeyse zemini öpercesine kumu kaldığımız toz bulutu içinde dibe paralel yüzebildiğimiz kadar yüzüp ilerlemeye çalıştık ve nefeslenmek için yüzeye çıktık ancak fazla yüzeyde kalamazdık çünkü yüzeyde yine açığa sürükleniyorduk. Birkaç soluklanıp hemen Okey işaretimiz verdik. 2. Dalışa geçtik, yine zemine değercesine paralel bir şekilde yüzerek mümkün mertebe ilerleyerek yüzeye çıktık. Zaman kaybetmeden yine birkaç kez soluklanıp okeyleşip bu kez 3. dalışa geçtik…

Bu sistem gayet iyi olmuştu epeyce kıyıya sokulduk ama paletlerimizin ucu zemine değdi değecek, hayır yok hala değmiyor. Çok yorulduk, yüzeyde az dinlenip dip zamanımızı uzatmak hele ki hiç iyi değildi sıhhatimiz için baygınlık geçirebilirdik, ama seçeneğimiz yoktu, takatimiz de kalmamıştı diyebilirim. Artık kıyıya çok az var belki 100 metre altı gibi. O vakit bende hatıraları çok olan 87’ den beri kullandığım 10 kiloluk dalış kemerimi feda ederek bir el yardımıyla çekip belimden zemine dibe boşalttım. Bırakmak zorundaydım. Çünkü ikimizde tükenmiştik, kaslarımız yangın gibi yanıyordu, soluğumuz kalp hızı, nabzımız makineli gibi atıyordu, suyun içinde adeta kan ter içinde kalmıştık. Ağırlık kemerimi boşaltınca hafifleyip füze gibi hızlı olmuştum. Tükenmiştik, Tamer ile bu kez kol, kola girip birlikte yan, yana bir müddetçe ayrılmadan biraz daha hızlanarak yüzebildik. O güçlü akıntı bir nebze hafiflemiş ancak tam bitmemişti artık deniz kenarındaki kayalıkları ellerimizle taşları yakalayıp kendimizi çeke, çeke son metreleri bitkin vücudumuz taşıyacak olan yorgun ayaklarımızın zemine basmasıyla kurtulmuştuk birlikte.


(Sağda : TamerFIRAT ile 2000 yılı )

- - - Mesaj BirleÅŸtirme - - -

U.S dıvers kurşun kemerimin akıbetini bilmiyorum, umarım ihtiyacı olan bir kişiye nasip olmuştur.

Bu denli şiddetli bir akıntıya sadece yüzmek için denize giren insanları düşündüğümüzde ne kadar vahim olduğunu görüyoruz..! Deniz ciddiye alınması gereken şaka kaldırmayan, yaşayacağımız güzelliklerin kâbusa dönüşmemesi için her zaman tedbirli, eğitimli, soğukkanlı olmanızı gerektirir. Ayağınız karada değil, tutunacak bir dal parçası yok, karaya ayak basmadığınız sürece kendi imkân kabiliyetleriniz ile baş başasınız. Yaşanılmak istenen tüm deniz faaliyetlerinde yelken, tekne, bot, balıkçılık, gezi, yüzme, dalış faaliyetleriniz karada yaptığınızdan daha fazla efor gerektirir denizde ve büyük bir enerji kaybı ile tüketirsiniz gücünüzü. Sizin ne kadar profesyonel veya güçlü kuvvetli olduğunuza bakmaz deniz, bir noktadan sonra başa çıkamazsınız. Her an gelişebilecek hayati ve acil olaylar karşısında maksimum gücünüzün tamamını tüketmeyin. Yani asla enerjinizin %80 üzerine çıkmayın.

Denizde önce kendi can güvenliğiniz gelmelidir, gelmelidir ki yanınızdaki eşinize, arkadaşınıza yardım edebilesiniz. Eğer emniyetiniz, gücünüz, kuvvetiniz yerinde olursa yanınızdaki kişiye ancak yardım eli uzatabilirsiniz. Bu yüzden denizde uzunca bir vakit yüzdüğünüz, palet vurduğumuzda veya tekne üzerinde olduğunuzda vücudumuzda hızlı su kaybı ile kaslarınız, kalbiniz, kan basıncınız, enerjiniz, fark etmeden pil gibi boşalır. Daima hareketleriniz sakince düşünerek, soğukkanlı, bilinçli şekilde olmalı yoksa o çok sevdiğiniz maceralar, mutlu an, faaliyetler her an kâbusa dönüşebilir. Yelken de, tekne de olsanız dahi çarpma, batma, denize adam düşme, deniz ortasında teknede arızalar işin içinden çıkılamayacak sorunlar baş gösterdiğinde yine kontrolünüzü gücünüzü % 20 si size de kalacak şekilde hareket edin.

Kendinizi denizde olduÄŸundan fazla TÃœKETMEYÄ°N, TÃœKENMEYÄ°N.

Denizdeki tüm faaliyetleri icra edebilmek için eğitim almalı ve mutlaka İLK YARDIM, SUNİ TENEFFÜS eğitimlerinden geçmelisiniz. Hayat tarzınız böyleyse ve bu tip faaliyetlere giderken yanınızda tecrübeli ve emniyet kurallarına ehemmiyet göstererek ciddiyet ile gitmeyi tercih ediniz…


Bir sonraki yazı dizimde görüşmek üzere sağlıcakla kalın…
Ömür ATİLA ( denizci & mimar ) araştırmacı yazar.